Ruhunda Gözleri

, , 13 comments

Sıcak bir moda akşamında müzisyen arkadaşlarımla otururken tanıştım o parçayla. Benden hoşlanan çocuk söylüyordu.

"Kaç bardak kaç şişe daha,
Damlar gözlerin boşluğa.

Niye deyip soruyorsun,

Bir ben miyim cefa çeken.

Ne olursun ağlama , dardayım.

Ne olursun yapma , uzaktayım.

Kızma bana inceden,

Hep verilmeni ister senden.
Artık anla ne olursun,
Tek sen misin hayal eden."


Bakamadım gözlerine tüm akşam. Sonunda yanımda oturanın bedeni değil ruhu olduğunu anlamıştım.

"Sevme beni, sevemem ben hiç kimseyi. Acıtma ruhunu" dedim.

Ayrı yollara gittik. Aylarca yazdıklarıma şarkılar yaptı. Asla mesaj atmadı, asla aramadı. Bana bir ben gerekti ve bu onda vardı, ben ise yapamıyordum neden asla bilinmez ama yapamıyordum. Bir hikaye biterken yenisini başlatmak zor geliyordu. Ben de hikayeleri sadece okumayı seven birine rastladım. Hep okuduk sadece okuduk. Yenisini yazmadık, bir şeyleri bozmadık. Tamamlamadık. Sadece okuduk. Gecenin en derin saatlerinden bir andı içimde bir alev parladı. Mideme vurdu önce, kulağımda çalan şarkılar değişti. Okumaktan yorulmaya başladım. Elime kalem kağıt almak istedim. Ne zaman uzatsam ellerimi kara mürekkebe, hepsi yere döküldü. Sırtımı döndüm duvara, ışıkları kapattım. Bekledim, susarak bekledim. Yine geldi, zaten haftada bir illa ki uğrardı bedenime. Açtı kitabı yeniden okuttu bana, dinledi. Uyuduk.

Yazmaya açtı ruhum artık. Delirircesine kaçmak istiyordum esaretinden yazılanların. Başka hikayeler, eski hikayeler... Bunlar hep okunurdu ve insanlar susardı.

Biz yeni şeyler yaratamıyorduk, var olan ile idare ediyorduk. Bedenler tamamlıyordu birbirini ama kalan zamana akan ruhlar yok olmaya devam ediyordu. Saat ilerliyordu.

"Sevsene beni"

Ses yoktu. Yatak soğudu. Kapı açık kaldı.


13 yorum:

  1. giriş ve çıkışı çok sevdim :)

    YanıtlaSil
  2. son yazımı okuyup sen de katılsanaaa, berlin berlin bloguna gidip, ben de yazcam de hadiii, öyküye hüzün gelsin biraaaz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen katıldım, hüzün mü gelmeli mutluluk mu göreceğiz en güzeli olsun deep :))

      Sil
  3. heeey bak şimdiii, bu öykü mimindeee, sen de öyküyeee kafana göre bir devam paragrafı yazcaaan, sonra senden önceki öykü bölümünü bloguna koycaaan ve bak berline yorum yapanlardan birini mimlicen, öyküyü istediğin yöne çevircen yaniii, bişi olursa yaz bana bu yorumdaaan sölerim kiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman tam manasıyla anlayana kadar mimlenince senden de haber bekliyor olacağım bir şekilde. Teşekkür ederim deep :))

      Sil
  4. genel olarak mim denen şey ise, bloglar arası yakınlığı artırmak için işteee, mimlemek demek, seçmek, işaretlemek demek oluyooo, osmanlıca imiş sanırımsam. şöyle oluyooo. blogumuzda bişi yazıyoz, veya sorular soruyoruz, en eski çocukluk anınız nedir, en sevdiğiniz kitap nedir, sizi en sevindiren olay nedir hayatınızda gibiii, sonra bu soruya kendimiz cevap veriyoz blogumuzdaaaa, sonra daaa bir arkadaşımızı mimliyoz, yani sen de yap diyoz, mimlenen arkadaşımız daaaa, blogunda bu soruları yanıtlıyor ve yazının sonunda bir başka arkadaşı veya arkadaşları mimliyor ve onlar da yapıyo işteee, şirin bir etkinlik yanii. mim yazımızın başına da bizi mimleyenin o yazısının linkini yazıyoz işteee :)

    YanıtlaSil
  5. Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum sevgili Berlin Berlin :)

      Sil
  6. Çok başarılı bir kalem olduğunuz kesin.
    Bunu sadece bu yazınız için değil tüm blog yazılarınızı ele alarak söylüyorum. Gerçekten harika...
    İzlemeye aldım blogunuzu, severek takip edeceğim. Kısa bir yazı beni bir çok yere aldı götürdü... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim bu güzel sözleriniz için. Böylesine güzel etkileyebildiysrm sizi ne mutlu bana. Çok teşekküt ederim tekrardan :))

      Sil