Anılar gibidir biten her içki şişesi. Kendince özel bir anlam taşır bir şekilde ve benim de yaptığım buydu; anılar gibi şişeler biriktirmek. Tek başıma bitirdiklerimin bile güzel bir sözle sonlanan rafı vardı. Geçen senelerden bir yaz, yarısını önüme dizip üzerine bin mavra iliştirdim üzerlerine. Alet çantasından çaldığım çekiçle kırmaya başladım, parçalandıkça şişeler sözlerde birer birer uzaklaşıyordu. Etraf cam kırıklarından geçilmez bir hal almıştı. Evimize benim yüzümden yıllardır falçata ...
Mutlu uyanmaya çalıştığım sabahın, huzursuzluğu vardı gözlerimde. Yüzüme çarptığım su ile yok etmeye çalıştım hepsini. İçimden hiç gitmeyen o rahatsızlık hissi bedenimi çevreleyip durmaktan da başka bir işe yaramıyordu. Akşam olunca neden yüzüm gülmüyordu ki? Neden saçma sorularla kendimi yiyerek bitirmeye çalışıyordum. Kimden ne bekliyordum ki? Her şey yolundaydı nasılsa... Zaman geçtikçe tüm sıkıntılarım küçük metabolitlere dönüşmeye başlıyordu. Hissiyatlarımı mı koparmalıydım yüreğimden? Yoksa ...
"Bir hafta içindeki süreçte bilenler bile bilemez beni !" Gelecek diye bir olgu yok, birilerinin sırtından beslenmek. Mutualist yaşamak bile değil bu. Çok yorgun ve hissiz... Korku dolu bir bekleyiş var raylarımın bağlantı noktalarını sızlatan. Çok yorgun ve hissiz. Paylaşamıyorum, gereksiz buluyorum ve geri kalmış hissediyorum. Kimilerine göre dosya taşıyıp fotokopi çekmeye bile razı gösteriliyorum. İdeallerden uzaklaştıran sistemin puslu sayfalarında kaybolmaya devam ederken, yalnız hissediyorum. ...
Parçalanmaya başlayan hayatların izdüşümü nasıl olurdu? Kırık dökük cam parçaları arasında, elleri kesile kesile onları birleştirmeye çalışan küçük bir kızın gölgesi gibi mi? Tonton teyzenin de dediği gibi "Bu kadar pozitif enerji veren bir insan, nasıl olur da mutsuzluk hastalığına tutulur ki?" Zihnin hastalığı değil bu, kabullenmek desen hiç değil. Kim neyi kabulleniyor ki, zaman tozunu akıtır her şeyin ve herkesin. Kelimeler düğümlenir çıkacağı günü beklerken. Sevgi olunca halledebiliriz, ...
İçimde bir hüzün var bu akşam, ne olduğunu kestiremediğim. Kocaman mutluluklar içinde yalnız hissettiğim. Kimsenin yüzüne bakmak istemediğim bir hüzün. Anlatamadığım... Ya da sesimi duyuramadığım. Uzaktan gelen bir ses vardı içimi parçalayan, yeniden yeniden. İkinci kez çınladı kulaklarımda, sevgiye olan inancıma gölge düşürmeye devam ederken. İki insan birbirini aynı anda nasıl sevebiliyordu ve aynı anda nasıl vazgeçebiliyordu. İşte sorunda burada başlıyor; bir taraf vazgeçerken diğer taraf ...
Umutla mı uyanmak güne yoksa umuda bir şekilde bağlanabilmek mi, insanı insan yapan. Aslında hepsini ayrı ayrı günlerde ayrı duygularla yaşamak sanırım. Kendin, diğerleri ve sevdiğin adam... İnsanı insandan en çokta korkuları soğuturmuş. Zaten korkularından dolayı hayatını yaşayamayan insanoğlu, çevresindekilere de zarar vermeye niyetlidir. Kırmızı değil rengim, siyah ise hiç değil özellikle şu sıralarda. Öfkem yaşımdan gelen bir meziyete sahip, sonsuz ve geleceği görmeden büyümeye devam ediyor. ...
Annihilation
Eskiden arka balkondan dışarı izlediğim zaman bulutların arasındaki ejderhanın kanatlandığını görürdüm. Üzerinden belki de 10 yıl geçti yeniden çıktım o balkona bir de kuyruk eklenmiş ejderhama, yılan gibi sürünmeye çalışıyor. Bir kez üflesem tüm nefesimi üzerine ve uçursam taneleri kanatlarına diye düşündüm. Sen de mi yalnızsın ince bulut ? Bazen de ismimi fısıldadıklarını ...
Umutsuzca
Karanlık suyun derinliğinde yaşanan karmaşa, ışığa ulaşması ile son bulmuştu. Bir fincan kahve, parmaklarım yeniden tuşların arasında dolanmaya başladı. Kaldığım küçücük evde ve loş yapmak için yırtındığım odamda artık yalnız değildim. Azımsamayın, 10 kilo verdim iki ay içinde. Bir ben döndüm ancak döngüler benden bir türlü dönmedi geriye. Ne zaman kalabalığa girsem daha da yalnız hissettim. ...
Yazı yazmak ve yeni dünyaları harmanlayıp farklı hikayeler yaratmak her zaman zor olmuştur. Önce insan kendi beğenmeli yazdığı kelimelerin bütününü. Hal böyle olunca arada bir kaçmak isteriz. Ben de 1 aya yakın olacak ki blogu açmaya bir iki satır karalamaya korkar olmuştum. Yazdıklarımı, kelimelerimi ve en kötüsü de kendimi fazlasıyla değersiz kıldım zihnimde. Bu 1 aylık kaçışımın tek ...
En Derinimden Vuruldum
Güneş tepeyi vurduğunda yollarımızın da ayrıldığını hissetmiştim. Aynı arabanın içinde dörtlüleri yakmış bir halde ilerlerken, o ormanın derinlerini ararken ben karlı tepeleri hayal etmiştim. "Dur." Midem bulanmıştı, kafamda kurduğum acılara gebe kalmıştım haftalar önce. Kapıyı açtığım gibi yolun kenarına çıkarttım içimde acıdığım ne varsa. Nasıl olduğumu bile sormadan kapıları kilitleyip ...
Duvarlar Üzerime Geldikçe Ufalanıyorum
-Asma suratını ışıkları kapattım işte. -Senden bunu hiç istememiştim ki. -Karanlıkta umutsuzluğunu bir kenara astığını biliyorum. -Sadece biraz kısmalısın, bu gece askıya alınan şey mutsuzluğum olmayacak. Son sözleri kulaklarım da çınlar gibi gecenin karanlığında. Ay yine yükseldi, etraf sessiz... Sol omzunda zihnime kazınan hilal dövmesi vardı. Nasıl unuturdum ki? Çığ gibi yükselen ...