Umutla mı uyanmak güne yoksa umuda bir şekilde bağlanabilmek mi, insanı insan yapan. Aslında hepsini ayrı ayrı günlerde ayrı duygularla yaşamak sanırım.

Kendin, diğerleri ve sevdiğin adam...

İnsanı insandan en çokta korkuları soğuturmuş. Zaten korkularından dolayı hayatını yaşayamayan insanoğlu, çevresindekilere de zarar vermeye niyetlidir. Kırmızı değil rengim, siyah ise hiç değil özellikle şu sıralarda. Öfkem yaşımdan gelen bir meziyete sahip, sonsuz ve geleceği görmeden büyümeye devam ediyor. Büyük bir kısıtlama altında değilim ancak fazlasıyla eziliyorum. Konuşsam kar etmiyor sussam sessizlikten çok gürültü getiriyor. Nedir bu ailelerin alıp vermedikleri? Gereksiz güvensizlikleri ve derin korkuları. Kapının önünde karanlığın içinde sessizce oturmak geliyor içimden. Kilide uzanması gerekmeyen anahtarlar taşımak istiyorum cebimde. Üstüme kilitlenmeyen kapılar...

En kötüsü de sevdiğin, karşılıksız sevdiğin insanların yaptığı psikolojik savaşa karşı ayakta durmaya çalışmak. Manipülasyonlardan arınmak, oluruna bırakmak.

Artık yeni kararlarım ve planlarım var. Sessizlik gibi, açıklamaya gerek duymamak gibi. Kendimi anlatmaya çalışmaktan vazgeçmek, gibi...
Ne çok gibi var.

Göt kadar odanın içinde geçen her karanlık gecenin uykuya varmasını beklemek. Ne kadar yazık sevdiğini görebilmek için aydınlığı beklemek, ne kadar uzun ne kadar zor bazen. Bunlar yüzünden vazgeçilirse korktuğum zorlarım var. Asla affetmeyeceklerim var. Var oğlu var ulan!