Kalbim ve ruhum büyük bir tezatlık içerisinde yeniden, bilekleri kesilmiş bir beden gibi sıkışmış bir halde. İstemsizce acı çekerken titremeye başlıyor. İçimden hiç gitmeyecek o acı yeniden zihnime oturdu. Ne çiçeklerin açtığı, ne de güneşin tepede parladığı günleri görmek istiyorum. Karanlığın içinde kaybolmuşum ve çıkmamak için yeniden elimden geleni yapıyorum. Gelecekten uzanan ellerin de hepsi yalan, çıkar ve sadece seks. Freud yanlış olduğu kadar bazı insanlar için fazlasıyla doğru bir adam. Kalbimin ...
Nedeni hiç bir adam değildi, yenildim sadece kendime yenildim ve kalkamayacak kadar yorgun düştüğüm bir döneme girdim yeniden. Aşk denen ruhsal kelimenin anlamını kaybettim. Dur ama hemen sevinme şuan sevdiğin birisi olduğu için. O da her şey gibi geçip gidecek, çünkü sorun karşımızdakiler de değil kendimizde. Biz kendimizi çözemiyoruz, kendimizi birinde bulmaya çalışmakta büyük bir aptallık oluyor haliyle. Hayatına giren her yeni insan sana farklı bir heyecan verecek biliyorum. Hepsi belki de ...
Uzun yıllar önce yazdığım; saçma, absürt ve 3 yıl boyunca gerçekleşmesini umduğum 300 sayfalık kitabımdan. Çocukluğumda kalan ve ne zaman yolda görsem beni gülümsetmeyi başaran mor tişörtlüye; Sabah kalktığımda içimde hala aynı burukluğu hissediyordum. Acaba gerçekten bilinçli bir ayrılık mıydı diye düşünüyor ve olanlara anlam getiremiyordum. Ben bunları düşünürken birden telefonun çalmaya başladığını gördüm ve koşarak telefona açtım. Arayan tabi ki Fatma idi beni bu haldeyken nasıl unutabilirdi ...
Bu hüzünler ve ayrılıklar olmasaydı, sanat iki dudağın arasına nasıl yerleşirdi bilemiyorum. Sigaranın dumanı ardında sislenen odanın içinde hasretle yanan kalpler ve yarım kalmış hayaller, nasıl kelimelere dökülürdü. İnsan bu insan, her zaman en çok değer verdiklerini kaybetmek zorundaymış gibi yaşar sadece. Aynı insan, binlerce maske takar yüzüne ve zamanı gelince nefret ettiğini ...
"Tamam bekliyorum, geldik mi? Gözlerimi şimdi açmalı mıyım?" Boğaza karşı açan tonla çiçek ağaların sırtında, derisi solmuş gökyüzü. Islanmak üzere olan bir şehir. Yalandan mutluluk yaşayan bir kız. Üstü kapalı bir evlilik teklifi. Olup biten her şeye hazırlıklı bir ruh. "Şimdi sarhoş muyuz, yoksa tenini beynime kodlamaya zorlayan bir sen mi görüyorum." "Bir sen kadar ben var karşında, dağılmış bir hayat. Olsun zaman derler ya arkadaşın bir üstü sevgilinin bir altı." "Dur, bu dizi reklam yapıyor. ...
"Ölüm Allah'ın emri de, ah bir de şu ayrılık olmasaydı." Papatyaların açtığı baharı hep sevmek istemiştim. Karşılıksız, içten belki de dümdüz. Şimdi ise o papatyaların içinde hapsolmuş ruhumun aynasını kırdım. Sırtımda bir kambur, nefes alamıyorum. Ne şarkılar ne de güzel şiirler ruhu, senin işlediğin gibi işlemiyor. Ben de anıları izliyorum usulca uzaktan ve seni izliyorum hala yıllar geçecek olsa da. İçime kaçmış olan neşemi özlüyorum, eteklerim zil çalarken koştuğum zamanları. Biliyorum çok ...
Bugün Kordon da hep birlikte güzel ve hızlı bir kahvaltı ettik. Ben gidiyorum artık dedim, kimse inanmadı. Bileti gösterdim, dönüp alakadar bile olmadılar. 1 saat sonra; "Lütfen sende nefes nefes kaldığını söyle" diye haykırdılar kalan son güçleriyle. Oysa ki daha yokuşun başına varamamıştık bile. "Keşke her gün bir Cuma gecesi olsun" diye hayaller kurmaya başladık. Ertesi günün yükünü düşünmeden deliler gibi dans ediyorduk ve sarhoş olamamanın acısıyla kıvranıyorduk. 7 kişinin önünden 37 tane ...
İnsanlara inancımı kaybetmeye başladığım şu saatlerde, sevdiğim yalnızlık ve sessizlik hissinden deli gibi de korkmaya başladım. Günlerdir, yaşadığım derin sessizlik hafta sonu son bulacak olsa da bu kez bundan nefret ettiğimi anladım. Geçmişe bir kez daha büyük bir özlem duydum.. Kimse dolduramadı içimdeki sensizlik hissini, dolduğunu düşünüp yeniden pozitif olmaya başladığım 1 aylık süreç bile geride kalmaya başladı. Yeniden düşmekten çok korkuyorum, tökezledim ancak yürümeye devam ediyorum ...