Ağır karanlığın kokusu sinmiş gecelerden birinde zamanın aktığını hissedemiyordum. Duvarda asılı kalmış bir tıkırtı, bir sağa bir sola çarparken ben hayatımı güneşten saklanan gökyüzünün en uç noktasında seyrediyordum. Çaresizliğimin getirdiği hüznü, emeğimin karşılıksız kalışı zihnimi tonlarca basınç ile ezmeye devam ediyordu. Masaya yığılmış kalmış olan bedenim, ruhumdan bir haber doğrulmaya ...
Bir şeyler var biliyorum, yeni dünya düzeninden uzakta kalmış birileri mesela? Birileri dedim de "her zaman bir sıkıntı, dert" oluyorlar içimize Thomas More Ütopya''da der ki "Sürekli acı çekmek zorunda olacağımız bilsem kendimi yaşamdan kurtarırdım." Oysa hayatlarımız "Borderline" olmuş şeklinde devam ediyor. Ne acı devamlılığını sürdürüyor ne de mutluluk. Bazen ise hiç bir his kalmıyor ...