Kısa Bir Serüven

, , 2 comments
Her insanın hayatını bir veya birden fazla yazar elbette etkilemiştir. Belki yazmak için bir neden olmuştur belki de hayatının en önemli anlarını, sanki kendi hayatını okur gibi okumuştur. Kafka ile Dostoyevski de benim için bu yazarlar arasına girmişti. Ancak bugün hayatımın üç ayrı evresini ayırdığım Paulo Coelho ile tanışmamı kaleme alacağım.


2015 senesi hayatımın en uzun soluklu ve en güzel senelerinden biriydi. Kendimi ve insanları tanımaya başlamama yardım eden kimselerle, dolu dolu geçirdiğim bir sene. Üniversite sınavına hazırlanırken kaybettiğim okuma alışkanlığımı yeniden kazanmaya başladığım aylardan birinde, Paulo Coelho'nun çok bilinen kitaplarından biri olan "Simyacı" ile yeniden tutundum edebiyata. 

İçimde yaşattığım ve insanların hayran olduğu küçük kızı, dolu dizgin hayatta tutmaya çabalarken "Simyacı" ile hayatımın derinlerinde gizli kalan yanlarımı da okudum ve ezberledim. Sevmek, aşık olmak adına bir ömür yaşanacak ne varsa bir sene içinde yaşadım. Kitabın karakteri olan Santiago gibi, içimdeki huzuru ve mutluluğu arama serüveninde sevdiğim insanlarla ilerlemek adına büyük adımlar attım. Ruhumu tazeledim, Dünya'yı ve insanları derinlemesine inceledim. Hayatımın sonuna kadar mutlu yaşayacağım bir masalın içine sürüklendim. Fakat bu masal sonsuza kadar sürmedi.


Yalnızlık ve hayatın kötülüklerinden uzak kalmaya çabalarken tökezlediğim bir döneme girdim. Bu sırada "Veronika Ölmek İstiyor" ile tanıştım. Soğuk bir Kasım akşamı eve dönerken uğradığım kitapçıda, duygularımı ifade etmesini dilediğim başlığı aradım. Ölümün soğuk pençesi altına giren ruhum, günbegün erimeye devam ederken insanlardan ve aşktan soğumaya da başlamıştım. Bir daha kimseyi sevemeyecek olmam ve sevilmeye değer olamayacağım kanısına çoktan varmıştım. Her gün ortalama iki veya üç yazı yazarak ruhumu rahatlatabileceğimi düşünürken, sayfalarca hece döküyordum. 

Raflara göz gezdirirken zihnime şimşek gibi çarpan başlık gözüktü "Veronika Ölmek İstiyor" ne de olsa ruhunu bir aşka kaptırmış eriyip giderken "Deepinside Ölmek İstiyor" çokta uzak bir ihtimal olarak gözükmüyordu. Bir gün içinde tüm kelimeleri ezberler gibi, sindire sindire okudum kitabı. Kendimi öldürmeye çalışırken, yolda karşılaştığım herkese şans vermem gerektiğini anladım. Yeni dünyalarla tanıştım "Simyacı"yı okurken -insanları tanıdım ben- dediğim zamanlara gülerek. "Ne insanları ne de Dünya'yı hala tanıyamamışım ne yazık ki!" dedim kendi kendime ve kurtulmaya çalıştığım acının eşiğinden dönmeye çabaladım. 


Ertesi yıl;

Her şeyi ve herkesi bir bir ardımda bırakmaya başlamıştım artık. Gecelerde gelen kasılmalar şimdi çok uzaktaydı benden ve hayatıma bir sürü insan sokmuştum. Ancak hala aşık olabileceğime inanmıyordum ve birinin beni sevebileceğine olasılık dahi vermiyordum. Kabuğum sertleşmişti, kendimi tanımıştım, insanlardan olabildiğince uzaklaşmıştım ve kendime çekirdek bir dost grubu oluşturmuştum. Hafta sonlarımı eğlenmeyi bilen insanlarla geçirmeye başlamıştım. Kimseye kolay kolay güvenmiyordum ama acımın üzerinden iki sene, koskoca iki sene geçmişti ve ben yeniden sevmek istiyordum. 

Hayatım aynı seyirde ilerlerken eserlerine çokça saygı duyduğum ve hayatını ezberlediğim adam "Vincent Van Gogh"un hayatını anlatan film "Loving Vincent"ı izlemek için gittiğim Kadıköy'den dönerken, bir sene önce acı ve öfkeyle girdiğim kitapçıya yeniden uğradım. Rafların altını üstüne getirmek, bir sürü kitap almak istiyordum derken "On Bir Dakika" ile karşılaştım. Ertesi hafta yola çıkacaktım, kitabı benimseyebilmek için mükemmel bir fırsattı bu. Zaman geldi ve ben arabanın sıcak koltuğuna gömüldüm elimdeki kitabı zihnime işleyebilmek için. "Maria, ah güzel Maria. Bir sürü erkek tanımıştı, onları etkilemeyi öğrenmişti ancak aşkı bir türlü bulamamıştı." Kitaptaki karakter kadar yorucu ve derin bir serüvene çıkamamıştım, gerçi çıkmak isteyeceğimden de emin değildim ancak Maria'da çok şey bulmuştum. Tek solukta Paulo'nun tüm kelimelerini sindirmiştim kalbime.

Üç kitaplık bir serüvendi bu iki sene benim için ve hayatımı okumuş gibi ilerlemeye devam etmiştim. 

Kitaplardan çok şey öğrenirdi insan ben de bunu özümsemiştim, hem gezmiştim şehir şehir hem de okumuştum. 

-Santiago, Veronika ve Maria- bir bütün olmuşlardı içimde ve en saf haliyle sunulmuşlardı. Tüm zorluklara rağmen ilerlemiştik hayat yolunda. 

Okuyarak ve yazarak...

2 yorum:

  1. hımm ne güzelmiş evet bu hikayen :) erimekler, kasılmalar aman aman yaaa geçmiş işte iyi olmuş :) simyacı kadar güzel bir kitap da sidarta-hermann hesse :) bir deee şeyi izlesenee, kim ki duk, dört mevsim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş geçmişte verdiği derslerle kalsın dursun. Hermann Hesse duymuştum. Akşam güzel bir kahve eşliğinde izleyeceğim teşekkür ederim güzel önerin için :)

      Sil