Kalbimin kırılması gerekiyorduysa, en nihai sözlerinle ve terk edişleriyle kırılmalıydı zaten. Bilinç altında ve aslında gerçekte olan yok sayılmaktır."seviyorum susmanı, yokluk gibidir çünkü.
öyle uzak, acılı, ölüp gitmiş gibi sen.yeter o zaman bir söz, bir gülümseyiş bile,sevinirim, başka şey yok öyle sevindiren"
---
Hikayede hep iki karakter vardı; şişko kedi ve uçamayan kuş.
Kedinin gözünde kuş, yere göğe sığmazdı hiç bir zaman. Patilerinin arasına konsa uçup uzaklara gitmesinden çok korkardı.Ve zaten kuşlar uçtuklarında bir daha geri dönmezlerdi.

Bütün bir yaz boyunca ormanda bir yandan kuşu gözlerken diğer yandan hatalarını düşündü. Kediler zaten şapşal değil miydi ve hata yapmaz mıydı ?
Bu kadar derin bir varlık tarafından ilk defa seviliyordu. Ama artık sevildiğinden daha çok sevdiğini anlıyordu. Bundan sonra hiç bir canlı onu sevmemeliymiş gibi hissediyordu. Çünkü sonsuza kadar kuşu beklemeye razıydı gönlü. Sadece bir zaman sonra kuşu, yanında başka bir kuşla görmek, çok yaralardı kediyi.
Ağaçların da "kuş şimdi senden uzakta çok daha mutlu, kediciğim. Ve kediciğim unutma, sen zavallı hayatında yeterince mutlu oldun. Kanatlarını senden uzağa çırpmak isteyen kuşu şimdi rahat bırak." diye fısıldadığı gibi.
Ama kalbine ok gibi saplanıyordu bu sözler kedinin. Gidemiyordu işte ve orman bunu anlayamıyordu. Ağaçların yanından geçerken, gözlerini, kulaklarını tıkayarak hızla koşuyordu.
İnanmak istemiyordu o kaçtıkça bu cümlelerden kalbi, ona başkalarını da sevmeyi öğütlüyordu.
of of hayat çok acımasız :)
YanıtlaSilkesinlikle, birde acımasızlığını unutup şişmanlatıyor :D
SilSevmek, imkansızdır. Zaten öyle olduğu için acımasızdır da kedi ile kuş sevdası. :) Tecrübe ettiği günlerin tadı damağında, dolanır durur artık zavallı kedicik. :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim bu güzel yorumun için. Olsun şişman kedi bir şeyler öğrenir belki bu acılardan ve imkansızlıklardan :)
Sil