Susuyorum

, , 3 comments
Mutlu uyanmaya çalıştığım sabahın, huzursuzluğu vardı gözlerimde. Yüzüme çarptığım su ile yok etmeye çalıştım hepsini. İçimden hiç gitmeyen o rahatsızlık hissi bedenimi çevreleyip durmaktan da başka bir işe yaramıyordu. Akşam olunca neden yüzüm gülmüyordu ki? Neden saçma sorularla kendimi yiyerek bitirmeye çalışıyordum. Kimden ne bekliyordum ki?

Her şey yolundaydı nasılsa...

Zaman geçtikçe tüm sıkıntılarım küçük metabolitlere dönüşmeye başlıyordu. Hissiyatlarımı mı koparmalıydım yüreğimden? Yoksa başka çözümü olabilecek kadar kolay mıydı ?

Konuşmadıklarımız da hayatımızın gerçekleri değil miydi? Yorulmaya başladım, ağlayamadıklarım su üstüne çıktı. İçimden geçen binlerce anlatı ve ben yazamıyorum. Gücüm yetmiyor değil, anlamsızlaşıyor. Yine camın önünce ışığını kıstığım odanın kasvetinde kendimle konuşuyorum.

Kendimle konuşmaktan çok sıkıldım.

Gülümsemekten çok yoruldum. En mantıklı sonuca ulaşmak için kendi kendime münakaşa etmekten vazgeçmek üzereyim. Kaybetmeye yaklaşmaktan korkuyorum. Çekmeceme dolan küllerin griliğinden midem bulanıyor.

Uzun zaman sonra canım yana yana yeniden düğümlenmeye başladı. Elim kolum bağlı susuyorum...

3 yorum:

  1. Konuşulmayanların artık konuşulma zamanı geldiyse tutamazsın onları içerde, çıkarlar tüm çıplaklıkları ile.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çıkma anı önemli olan, en doğru şekilde iletilebilmesi :)) Teşekkürler

      Sil
  2. Zevkle ilgilendiğim bir konu üzerine güzel bir blogunuz var takibe aldım.Sizi de beklerim. https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil