Kül Rengi

, , No Comments
"Bu akşam tüm öfkesini kendisinden çıkaranlar ve bir arayış içinde olanlara iyi uçuşlar diliyorum" 

Zihnim büyük bir boşluk, yürüdüğüm kadıköy sokaklarında kulağımda kulaklık insanları izliyorum. Algım fazlasıyla açık olmasına rağmen, yolumu kaybetmişcesine oradan oraya koşturuyorum. Şimdi bu halime bakıp, gülecek olan insanlar fazlasıyla benden uzak. Zihnimin boşluğuna oturttuğum "beni anlayabilen ve sohbetine doyamadığım" insanla ilerlemeye devam ediyorum.

Sonra bir kafeye oturup sıcak çikolata ile susuzluğumu ve enerjimi toplamaya çalışırken kitabıma gömülüyorum. Karakterlerin yanına 3. bir vizyondan olayları takip etmeye başlıyorum ve abimizin büyük cümlesi tüylerimi diken diken ediyor;
"Her uyuşturucudan tattım. Bağımlılıktan nefret ettim. Gitmemi ve terk etmemi engeller diye. Ne bir maddeye ne de bir insana bağlandım. Sırf bunu kendime kanıtlamak için eroin kullandım ve aşık oldum. İkisini de arkama bakmadan terk edip gittim."
Otobüse biniyorum en arkaya oturup yollardan geçerken çizgileri sayıyorum. Sanki hayattayım ama ruhum bedenimin dışında her hareketi anı anına gözlüyor gibi. Elim telefona gittikçe ulaşamayacağım insana, zihnimden mesajlar gönderiyorum. Zamanında yaşamış olduğum her anıyı senaryolaştırıp, yalnızlığımdan savurup atıyorum kendimi.

Evde yemek yerken, kalp atışlarımın hızı ve sıcaklık kurt adama dönüşmeye başladığımın habercisiyken gözlerimi hızlıca kırpıştırıyorum. Karşımda duran kimsenin, zihnimi okuyamayacağını bilmek sakinleşmeme yardımcı oluyor.

Telefon çaldıkça duymamazlıktan gelmeye devam ediyorum. 1 saat boyunca Şefika'ya kitlenip aramızda oluşan bağın konuşmamıza yardım etmesini dilerken hiç bir işe yaramadan doğruluyorum.

Limonlu çay ve Trileçe, tam bir lezzet şöleni oluştururken. Zihnimde susan insana inat dünya'yı değiştirecek sohbetime devam ediyorum. Herkesin kişiliği ve tüm hayatı bir deftere yazılı gözümün önünde canlanıp birden gidiyor. Daha iyi anlıyorum hareketlerini ve çirkince ağızlarından dökülen kelimeleri.

Biz kimdik? Aslında biz kimi istersek o olabilirdik. Bir an gelirdi dünyanın en iyi yazarı sendin ve insanlara sözcüklerinle yardım ederdin. Bir an gelir serseri bir insan olur ve sanki hiç acıtmayacakmış gibi kendini dövdürürdün. Çünkü ne zaman kendin olsan ;

"Sözlerinin sonu duyulmaz. Cümlelerin sonunu duymadıkları zamanda. Son kelimeleri değiştirir, kendi hayatının sonunu değiştirirdin."
Şimdi ise ölümsüzsün. Okyanuslardan geçer, dağları aşarsın. Şimdi ölümsüzsün çünkü "Mutsuzluğuna hiç bir çare aramadan, acının üstüne gittin." Çünkü kimse seni anlamazken farklı dünyanda, seni anlayabilen bir insanı kalbinde yaşatıp, yoluna devam edebildin...
 
 
 

0 yorum:

Yorum Gönder