Atkısı Askıda

, , No Comments
Bugün kısa süreli bir veda vardı bu güzel şehirde.

Kışı özlemle anan kadın atkısını bavulunun bir köşesine sıkıştırıvermişti, yaz sıcağının ortasında. Yola koyuldu ve kocaman bir çınar ağacının altında durdu; sırtında çantası, elinde bavulu güneşin yakıcı sıcaklığını selamladı. Cebinden beyaz bir zarf çıkardı ve bir anda gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Sırtını ağaca vererek yemyeşil çimlerin arasına çöktü. Zarfı, dişleriyle yırtarak içindeki sayfayı çekip aldı. Yazan her kelimeyi ezberlemişti, gözlerini kapatarak satırları sesli bir şekilde yeniden kalbine kazımaya başladı.

"Bu akşam yeniden, yeniden kapatmaya korkuyorum ışığı. Göreceklerimden değil; göremeyeceklerimden korkuyorum sadece. Yine kocaman bir yokluğa sürüklendim, kalkmak için nelerden vazgeçmem, neleri yoluna koymam gerektiğini göremiyorum. İçimden gitmek geliyor, ülkeden mi şehirden mi karar veremiyorum."

Rüzgar saçlarının arasından geçerken gözyaşlarının ıslattığı kağıt ellerinin arasından bir anda uçuvermişti. Dikkati dağılmıştı kadının gözlerini açtı, yeniden ellerinin arasından uçup gidiyordu tüm hayalleri. Çınarın altında kağıdın ardından bakakalmıştı. Derin bir nefes aldı ve gözlerini yeniden kapatarak cümlelerin devamını getirmeye koyuldu.

"Aşk nedir? Bile bile kaybolmak mı gözlerinde, yoksa bir hiçliğe kapılmak mı yokluğunda. Ayrılık da dahil sevdaya derler, aslında ne kadar da doğru değil mi? İki insan birbirini bu kadar severken biri neden kalmak yerine gitmeyi tercih eder ki? Ya hiç sevmemiş ya da hayatına başka biri girmiştir. Diyebilmek ağır gelir. İkimizin de tercihi mi yanlıştı yoksa? Kim bilir."

Sesi hıçkırıklarının arasında boğuklaşmıştı bile. Devam edemeyeceğini düşünürken, son kez yapmayı seçtiği şeyin üzerine gitmeye niyetliydi.

"Gelmediğin her gün ben biraz yaklaşacağım gitmeye. Ayrılık mı lazımdı bize? Senden ayrı kaldığım her saniye daha çok yakıyor canımı. Daha da umutsuzlaşıyor açan güllerim. Ne yapacağımı bilmez bir haldeyim, yine kapandım içime. Ben şimdi ne yapacağım? Kelimeler boğazımda bir düğüm sanki… O kapıdan çıkarken bir daha gelmeyeceğini düşünürken, düşmüştüm merdivenlerden. Ve olan oldu, birinin hayatından geçmiş oldun dönmeksizin. Elveda."

-Ben gidiyorum, bana hayat veren toprak, ağaç ve gökyüzü. Son gündü içimde kalanlar, yıllardır baş ucumda veremeden sakladığım cümleler. Bu solmuş gülü de kabul et benden sana bir armağan, atamadığım bir çok şey gibi... Ruhumda kaybolmadan sana karışsın isterim. dedi ayağa kalkarken.

Elinde tuttuğu solmuş gülü koca çınarın yanına iliştirdi, ruhundaki tüm anılar gibi yaprakları da dökülmüştü hayatının. Bavuluna sarıldı sıkıcı, özlem ile andığı kıştan kalan atkısını sıkıştırdığı yerden çıkardı. Ağacın dallarından bir tanesine uzandı atkıyı sardı ve arkasına bir daha bakmadan tepeden aşağı sürüklenerek saatler içinde aylar sonra yeniden dönmek üzere şehirden ayrıldı.

0 yorum:

Yorum Gönder